Muktezai hal ne demek

Tıklayın ve mukteza -yı hal kelimesinin Osmanlıca - Türkçe sözlükte anlamını okuyun. Halin gerektirdiği şekilde, . Online Osmanlıca - Türkçe Sözlük. Mukteza-i hâl - Osmanlıca anlamları.

Anlam : Duruma göre.

Hal ve vaziyetin gerektirdiğine göre. MUKTEZA -YI HÂL NEDİR? Uslûpta zamana, yere, duruma ve hitâp edilen kişilere göre dili ayarlama, sözün söylendiği yerin, zamanın gerçek . Bir şeyin gereği olan, gereken, lâzım gelen şey, gerek, îcap: Muhibb-i sâdık odur muktezâ -yı hâl. Uslupta zamana, yere, duruma ve hitâp edilen kişilere göre dili ayarlama, sözün söylendiği yerin, za - Mynet Cevaplar Görüşleriniz başkaları için çok değerli.

Arkadaşlarınla, akrabalarınla ve tanıdığın kişilerle bağlantı kurmak için giriş yap veya . Vaiz hem âlim-i muhak-.

Belağat âlimleri mukteza - yı hal i zahir ve batın olmak üzere ikiye ayırıp hatibin bazen . Muhalefetül Kıyas Ne Demektir , Misal Veriniz. Ve yine zeki olana hitap ile olmayana hitap bir olmayacağı için, mukteza-i hal muhteliftir. Fesâhat, sözlükte zuhur ve beyân demektir. Dili net olan, açık. Bazen kelamın anlamı sadece lafızdan çıkmaz mütekellimin kasdına müracaat gerekir.

Mütekellimin kasdı ise delalet-i hal ile ortaya çıkar. Tam Eşleşen Sonuçlar Osmanlı Türkçe Osmanlıca - Türkçe. Belâ ve musibetler, demek ki insanın seviyesiyle -eski ifade ile.

Maâni sözün mukteza -yı hâl ve makama uygunluğudur. Bu tanımda en önemli. Demek maksud mânâsı budur ki: “Ben senin hafız olduğunu biliyorum. Hāl ile maķām mütefāvitlerdür. In some situations, it is seen that zâhir-i mukteza -yı is out of hal due to various.

Sanatı olmayan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. Mustafa Kemal Atatürk .

SAYILI OLAĞANÜSTÜ HAL BÖLGESİNDE VE KALKINMADA ÖNCELİKLİ YÖRELERDE İSTİHDAM YARATILMASI VE YATIRIMLARIN TEŞVİK. Bilindiği gibi, 2sayılı VUK'nun 413. Edebiyatta bu terimin anlamı nedir ? Yine meselâ bir insanın çok misafirperver olduğunu anlatmak için, ocağında çok kül vardır demek gibi.

Meʽânî, sözün ve terkiblerin, muktezâ-i hâl ve makama . Ve o zulmetin içinde mukteza-i fenâ olan o nûr-ı zâtın karanlığı içinde, mûcib-i hayât-ı sermedî olan bekâbillâh gizlidir.